Unesco Dünya miras listesine hiç baktınız mı? Gurur duyduğumuz listede Türkiye ‘de 10 temsilci var. Hollanda’da dokuz Belçikada 10! Bu iki ülke birlikte yüzölçümü olarak Türkiye’nin onda biri. Tarih ve coğrafya açısından anadolu ile mukayese edilemeyecek bir yöredeler.
Listenin ne denli komik bir şey olduğunu yukardaki cümle yeterince gösteriyor. Turizm denilen sirkte olaylar böyle gelişiyor sayın seyirciler.
Çeşme, Urla Hariciyecileri Göreve!
Ama bu liste kader değiştirebiliyor. Yarimada da lisan bilen, tarih ile ilgilenen bir grup Alaçatı daki terkedilmiş kilise ve mahzeni , Urla’daki Klozemenai veya Limantepe kazılarını, Urla kalesini ve Beylik dönemi camilerini , Seferihisar’da Teos harabelerini bu listeye sokmak üzere çalışabilirler. Eminim aklıma gelmeyen bir sürü başka bu listede yer alabilecek yer vardır Ege’de. Emekli diplomatlara ülke turizmine inanılmaz oranda katkı sağlamak için bir fırsat. Son baktığımda Ege’de sadece Hierapolis listede, el insaf!
Turizm deyince tabii çöp sorunu, çevreye plastik poşetlerin atılmaması , yere sigara atılmaması gibi gerekler de ortaya çıkıyor. Bu da dünyada bizim türümüz egemen oldukça, ceza olmadan elde edilemiyecek bir şey korkarım.
İnsan bu Unecso listelerine bakınca biraz bağcı dövmek isteyebiliyor.
Ama olay kökten bir değişim yerine (bağcı dövmek) turizmden daha fazla pay almak ise (üzüm yemek) belgeler yollayarak başvuru prosedürlerini ve diğer örnekleri etüd ederek birkaç dünya mirası yapı, kazı ağaç vs bulup yollamak gerek Unesco daki yetkililere.
Zeytin Potansiyeli
Dünyanın en eski zeytin ağaçları Urla ve civarında. 500 yıllık ağaç sayısı dünyanın daha az şanslı coğrafyaları ile mukayese edince inanılmaz oranda bu ağaçlara sahip çıkmak zor. Tabelalarla temiz toprak yürüyüş yollarının yapılması gerek. Bu zeytin ağaçlartından birkaçını dünya mirası listesine sokabilsek inanılmaz bir turizm potansiyeli doğar. Özel mülkte olanın kamulaştırılması inanılmaz bir kırtasiye yükünü beraberinde getiriyor. Biz bundan on yıl önce “genç emekliler “olarak Namık Kemal Nomak ,Engin Eser , Selami Gürgüç, Ali Nail Kubalı ile bazı ağaçların sertifikalandırılmaları ve yürüyüş yolları için uğraşmış ama ayırdığımız zamanın ve kırtasiyenin orantısız yükü altında bu tür projelerden vazgeçmiştik. Organize olup çalışmak isteyen daha genç grupları bekliyor bu fikirler. Ormanlarda yazın yangın tehlikesi nedeniyle “yürümek için” izin almak gerek! Bilinçli yürüyüşçü yangını önler halbuki. Yapılacak şey “Devlet”in bu gereksinimi hissetmesini sağlamak. Eski bir yazıyı, kış aylarında belki bazılarına bir öneri olur umuduyla, güncelledim.
Urla’yı sevmek, onu Unesco Dünya Miras Listesine katmayı düşlemek güzel de, Türkiye’nin aday listesinde 52 dünya mirası var. Efes, Afrodisias, Aizonai, Sagalossos gibi yerler bu başvuru listesini aşıp miras haline gelememişler. Yine de Urla’yı sevmek, o listede olmasını istemek güzel. Birileri böyle düşünmeli. Urla aday listeye girerse hiç değilse diğerleri bir adım öne çıkar. Bu bana biraz Antep’e gazi ünvanı verildi diye diğerlerinin şanlı ve kahraman olmayı istemeleri gibi geldi.