Sıfır Risk veya Adil Kazıklanma Hakkı, İnternet, Cereyan (Elektrik) ve Kolonoskopi üzerine

Güzel ülkemizde bazı şeyler farklı, sabit internette örneğin Adil Kullanım Hakkı diye bir kota koymuşlar, ismi bile sempatik!

Dikkat et “hakkından” fazlasını kullandın!

Nerede tüketici dernekleri.

İnsan hakları avukatları?

Necip şirketlerimiz bize “bak şu kadar GBden fazla kullandın” şimdi senin hızını 8 veya 16 veya (çok şanslı bir yörede oturuyorsanız) 50 MB den 3 MB düşürüyorum diyorlar. Belki de bizimkiler icat etmişlerdir.   Kablodan geçen data az mı çok mu sana ne? Kablon mu yıpranıyor?

25 GB hakkın var diyorlar veya 50, veya 75, aştın mı? Neden aştın? Bu kota da neyin nesi. Yerim teknikerlere , hukukçulara açık. Bu durumu bir izah etsinler de buradan hep beraber okuyalım!

Batıda “ben şu hızı satıyorum” diyor şirket. Tüketici alamazsa teknikerler seferber oluyor, onlar da uzunca süre çözemezlerse paranın bir kısmını paşa paşa iade ediyor şirketler.. Haydi abartmayayım batıda da bazı cep telefon şirketlerinde kota var. Onlar halkı hiç tutmayacaklar mı? Haydi şirketler az kazanıyor iletişim antenleri kurmak için daha fazla paraya gereksinim var mı diyelim? Yoksa suiistimali önlemek için mi? Ama havadan az mı, çok mu data geçti sana ne?  Eğer sen belirli bir hızı taahhüt etmişsen? Bir ekmek şu kadar un, 2 ekmek bu kadar un diye bir hesap yok ki? Koy kotayı kazan parayı. Bir ay kotanın hepsini kullanmadıysan kalan kotaları da koy sepetine. Haksız kazanç mı, serbest anlaşmalı rekabet mi, yoksa adil kazıklama hakkı mı? ,

Cereyan, aletrik veya elektrikte de güzellikler var.

Kaçak veya kayıp enerji diye bir ücret kesiyorsun. Tüketici dava açıyor. Kazanıyor, aman ödenmesin diye kanun çıkartılıyor ismi de adil tüketim hakkı mı yoksa sıfır risk ile keyfiyet hakkı mı bilemiyorum doğrusu! Yavaştan hukukçularımız bu konuya da el atacaklardır ve AİM e falan gideceklerdir de, ne zaman acaba?

Elektrikte bambaşka bir felaket daha var. Belediye ruhsat veriyor sen ev yapıyorsun ammmaaa, elektriği bağlayacak merci yok. Sen trafo alıyorsun ve direkler alıp kablo çekiyorsun. O direklerde bir arıza var ise sen baktıracaksın. Trafondaki arızaya da,   ee, elektriği de tabii ki sen ödeyeceksin. Bir de jeneratör alacaksın istersen.

Yani sana ruhsatı veren belediyenin, enerjiyi dağıtanın veya üretenin sorumluluğu yok. Kesilirse de kesiliyor işte. Evladım böyle münafık düşüncelerle ortalığı karıştırmasana. Yat kalk dua et.

Elektrik kesilince dağıtım şirketi sana tazminat ödeyecek mi sanıyorsun? Sıfır risk ile kazanma hakkı ne olacak?

Yok yaa? Yağ bakkalda!

Serbest Pazar ekonomisi mi? Sadece iğneyi başkalarına batırmayayım. Biraz da kendi mesleğimdekilere batırayım. Teknoloji çok gelişti. Geçen hafta gittim, komşum Dr. Aziz Bocutoğlu’nun de çalıştığı İgem Gastroeneteroloji merkezini gezdim. Modern cihazlar uzman hekimler bir kolonoskopi ve gatroskopiye SGK lı hastalardan sadece ikiyüzelli Tl kadar fark alıyorlarmış. Kolonoskopi 1.90 m lik bir cihazın makattan sokularak yapılan bir muayene. Kolay değil.

İstanbul da geçen hafta özelde yakınlarım ayni muayeneyi yaptırmışlar, yaklaşık yedi bin TL ödemişler! Tabipler odaları devlet politikası yapmakla meşgul olduklarından bunları göremiyorlar anlaşılan. Ben de hasbelkader bu muayene şekilleri ile epeyce uğraşmıştım vaktiyle.

Tabipler odaları kendisine “Kur doktoru” diyen hekimlerle de uğraşmıyorlar. Bu insanlar bazı yerlerde kalın barsağa haftada iki kez lavman adı verilen su ile yıkama ve temizleme işlemini yapıp yüzlerle Tl alıyorlar. Bu işlemin zayıflama ve toksinlerden arındırma için gerekli olduğunu savunuyorlarmış! Kur hekimi tabiri Almanca’dan alıntı orada Kurpfuscher diye de bir tabir Türkçe’ye kur şaklabanı veya aldatıcısı diye çevirmek mümkün. Tabipler odaları bu işlemler karşısında da sessiz. İlerde daha ses çıkartan  hasta hakları dernekleri kurulacaklardır. Ben  bazen \”hasta\” bazen \”doktor\” olarak severek destek veririm!

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *