Seçmece, Seçilmece

Hiç çalışmayana 500 Tl vereyim, yetmez 600 vereyim, olmadı 700 verelim. Yok, yok, sen vatan haini misin? Ben size 1500 olmaz, 2000TL vereyim.

Benzini ucuzlatıp çalışana uğraşana yaratana bir şey verseniz? Sırtına daha fazla bürokrasi yükü vurmamaktan bahsetseniz? Daha fazla üretebilmesi için?   1500 TL asgari ücret ile kim ne üretip hangi dünya ile rekabet edecek? Yanı başımızda 500-700 Tl ye aylıkla çalışan bulunabilirken?

Sermaye ve akıl yurtdışına kaçınca burası tatil beldesi mi olacak? Vasıfsız turizm çalışanı, bol emekli ülkesi?

İşsizlik var da, çalışmak isteyen mi var? Yoksa memur olup vakit geçirmek isteyen mi?

Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır demezler mi?

Türkiye’nin sorunları? Eğitim? Bürokrasi? Evriminin öğretilmemesi? Doğanın tahribatı ve nüfus? Seçim kanunu, Anayasa? Bağımsız Adalet? Suriyeli göçmenler, Diyanet, Aleviler.

Milyon Tl lik Diyanet aracı basın ortaya çıkartmasa Diyanet Başkanı tarafından iade edilecek miydi?

Kaç seçimdir ayni liderler, artık hepinizden gına geldi . Demirtaş meclise girecektir. Millet diğer liderlerden sıkıldığı için.

Türkiye Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Terim ve Kadir İnanır değildir. Üçü de sempatik insanlar ama akil insanlar mı? Sonuncusuna haksızlık etmemek gerekir, Kurtlar Vadisi’nin artistinden epey daha anlamlı beyanatlar verdi. Bir zamanların iyi antrenörü sonunda Malta’ya falan yenilir oldu. Yani biz yenilir olduk. İstifa etmeyi düşünen de yok maşallah! Demi kaçınca, tadı da kaçıyor. Cumhurbaşkanının ismi geçince, bu kadar iş yapmış bir iktidar sonunda “ucube” , “üç çocuk,” “gemicik”, “Urla’daki villa” “seçimlerde tarafsızlık” “ötekileştirme” lafları mı akla gelmeli idi?

Bir zamanların güçlü ressam generali Evren’in ölümü seçim öncesine damga vurdu.   Gücün geçiciliği her an gözümüzün önünde değil mi? Zeki Alasya mı, Yaşar Kemal mi, Erol Büyükburç mu, O mu daha fazla hüzün hissettirdi \”gidince\” insanlara?

İngiltere seçimleri nedeni ile üç parti başkanının istifa ettiğine değinelim. Darısı bizim başımıza. Zamanında bırakmak, had bilmek inşallah önümüzdeki süreçte Anadolu yarımadasındaki  toplumsal öğrenmemizin ana hedefi olur diye temenni edelim.

Bir çok derneğe sırf “en azından cenazemde birkaç insan bulunur” diye aidat ödeyen insanı sevgi ile tanıdım. Ayni sevgi ile bir sürü insanın da “bari cenazem devlet olanakları ile kalksın” diyerek hatta mümkün ise bir resmi tören ve üniformalar umarak makamlara yapıştıklarını düşünüyorum. İlla yargılayarak değil, ama “giderken bile götürmek istemek” bizim türümüze has bir olay mı diye biraz da hüzünlü bir gülümseme ile düşünüyorum. Tabiatımızda olan bir olay, sürü güdümüzde var, başka türlerde de var.   Bir yamaca tırmanmak isteyen sürüde tırmanırken ölüp, diğerlerine yol olan ve basamak haline gelmeye hazır bireyler var. Ancak çeşitli türlere gerek olduğunu anlayınca birey geri çekiliyor ve doğal olarak da aksiyon önceliğini kaybediyor.   Basının Zeki Alasya\’ya bu denli yoğun yer verirken Evren\’den az biraz neredeyse \”kerhen\”bahsetmesi anlamlı sanki.

1 thought on “Seçmece, Seçilmece”

  1. Sündüz Tanergeç

    Kalemine sağlık Tolon, bizim siyasetçilerin çoğu insanı siyasetten soğuturlar..Herkes birbirini kandırmaca,bildiğini gördüğünü (kaçının anlayabildiği meçhul??)
    kendine zarar verecek ise saklama, vs..vs..Vatandaşa hak hukuk edebiyatı, kendine gelince rabbena….Komşusu yapsa hırsızlık, ahlaksızlık derhal ilişkisini keser, dedikodusunu yapar, ama sandıkta oyunu verir ayni işi yapan siyasetçiye, iki güzel cümle uğruna..Bu nasıl zeka seviyesi veya nasıl değişken bir ahlak anlayışıdır..Çok işimiz var çok.
    Haa unutmadan yazayım, yaşasın İngiliz asaleti, sağduyusu.Darısı bizimkilere…Gençler bari örnek alsalar veya eskilerin hiç olmazsa biri örnek olsa ve tarihimize geçse…

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *