Amerikalılar benzine bizim ödediğimizin üçte birini veriyorlar. ABD de şu an \”asgari ücret saatte 15 dolar olsun mu\” diye bir tartışma var. Dünyanın çoğu yerinde insanlar günde bir dolara yaşarlarken. Şu an saatte 9-10 dolar la çalışan bulmak mümkün. Ama örneğin bir spor hocasını da, eğer kendisi de antreman yapacaksa bu fiyatla özel olarak da çalıştırabiliyorsunuz. Ünlü birisi ise saatte bir kaç yüz dolardan binlerle dolara kadar varan paralar talep edebiliyor. Farklı bir dünya ABD. İki torun orada doğunca doğal olarak ilgi duyuyor insan.
Politikada biraz benzerlik yok da değil, soru ayni: mübalağa ile yalanın sınırı nerede?
Bir ABD deyimini biraz bükerek Türkçe’ye çevirecek olursak : Doğru çoraplarını giyene kadar yalan dünyayı dolaşır diyebiliriz. . Dünyada böyle liderler var ve sempati ile de karşılanıyorlar. Donald Trump ABD de şu anda lider konumundaki Cumhuriyetçi aday.
Rahatça yalan söylüyor. Kendisi anlaşılan kökten ırkçı ve hayal dünyasını istediği gibi frenlemeden tüm halk ile paylaşıyor. 11 Eylülde İkiz Kulelere uçak ile saldırıda mesela komşu New Jersey’de “binlerce Müslümanın” alkışlayıp olayı kutladıklarını söylüyor. Tek bir görüntü veya haber yok bu konuda.
250 bin Suriyeli göçmenin ülkeye alınacağını söylüyor, doğru rakam on bin. Yani yalan değil 25 katlı mübalağa da denilebilir, çok iyimser olunursa. Göçmenlerden bahsederken rahatça ne idüğü bilinmiyen insanlar deyimini kullanıyor ve terörist olabileceklerini ima ediyor.
Beyazların siyahilerce öldürüldüğünü söyleyebiliyor. Tüm göçmen Meksikalıları ülkeden dışarı atacağını söylüyor, bu teknik olarak imkansız.
Cumhuriyet parti adaylığı için başvurduğunda imzaladığı bir belge var. Kendisi seçilemezse seçileni destekleyeceğine dair. İmzaya falan aldırmıyor, defaten Cumhuriyet partisinde kazanamazsa bağımsız olarak Başkanlığa aday olacağını söylüyor. Yani başkan olmak istiyor ve ne dersem mubahtır diye siyahilerden Müslümanlardan Meksikalılardan Suriyelilerden falan özür dilemeyi de aklından geçirmiyor.
Ülkeyi iyi yönetebileceğini söylerken Trump Putin’i iyi tanıdığını söylüyor, CBS TV de peşpeşe program yaptıklarını ve çekimi beklerken samimi olduklarını söyleyebiliyor. Halbuki kendi çekimi New York’ta yapılırken Putin’in çekimi binlerle km uzakta Moskova’da yapılmış ve iki insan tanışmamışlar bile. Muhtemelen sadece kendi programından sonra yayınlanan Putin programını izlemiş ve hayal gücü onu bu beyana yönlendirmiş.
Trump yüzme havuzları Golf sahaları inşa etmiş ve bolca para kazanmış ama dış politika konusunda bilgisi çok fantazi ile bile en fazla zayıf olarak nitelenebilir. Ülke yeni bir faşizme doğru mu yönleniyor diye tedirgin olanlar var.
Aday adayları arasında Trump, Bush’u falan epey geride bırakarak anketlerde yüzde ellilere, kısmen altmışlara varan bir başarı sergiliyor. Durup özür dilemek hata yaptığını söylemek için de katiyen vakit ayırmıyor. Öne doğru koşuyor. Dürüst insanlar ise hangi çoraplarını giyeceklerine karar vermekle meşguller. Dürüst bir insan böyle bir yalanı söyler veya bir mübalağası açığa çıktığında utanıp sıkılıp ivme kaybederken “lider” olan boş ver ya’hu diyebilen mi sorusu da ortaya çıkıyor ve bu dürüst insanları daha da tedirgin ediyor.
Trump anlaşılan Cumhuriyetçi aday olacak. Bu da herhalde Demokrat parti adayı için iyi bile olabilir. Orada en güçlü aday Hillary Clinton ve herhalde devlet tecrübesi ile ve cinsiyeti ile epeyce başarılı bir kampanya sürdürebilir. İlk kez Demokratlar üçüncü kez peş peşe bir Başkanlık yarışı kazanma şansı elde edebilirler. Daha seçimlere bir yıl vakit var.