Kültür Transplantasyonu ve Trafik

 

 

Kültür coğrafi bazlıdır. Kültür nakledilebilir. Ne kadar uyum sağlar bambaşka bir konu. Çünkü kültür illaki insanların ve toplumun olduğu kadar coğrafyanın bir ürünüdür.

 

Coğrafyanın ürünüdür cümlesi hakkında: Afrika’da, ekvatora yakın bir yerde birkaç yıl görev yapan bir dostum anlatmıştı : “sabah kalkıyorsun 30 derece öğlen 40 derece oluyor gece 30 derece böyle bir günde günü geçirmek açlık susuzluk sorununu çözmek dışında pek bir şey yapacak mecalin kalmıyor” .

 

Arap entarisini giymek çölün sıcağında çok uygun olabilir de karda pek akıllıca olmayabilir.

 

Kültürün nakledilebilirliğini bir örnek ile açmaya çalışayım: araç kullanmak ve araç kullanırken gereken çeşitli taraflara karşı nezaket araçları geliştiren kültürlerlerin şartları ile gelişmiştir. Yol yapımı da ha keza. Bambaşka bir coğrafyaya nakletmek mümkündür ama doku uyuşmazlığı oluşabilir ve nesiller gerekebilir bir naklin uyum sağlaması için.

 

Motorlu taşıtlar “batı ülkelerinde” gelişmiştir. Burada örneğin Mercedes

yıldızı veya eski VW Tosbağalarda kaputtaki orta şeridi arabanın sağ tarafının kaldırıma ne kadar yakın olduğunu bilmek için bir payanda olarak kullanılması öğretilir her şoföre.

 

Bizde bu öğretilmez. Böylelikle şöför kendi oturduğu, gördüğü (sol) tarafı ön plana koyarak aracı kullanır, kendi oturmadığı sağ taraf hakkında “doğaçlama” bir bilgisi vardır. Yani “bilinç” düzeyinde değil “his” düzeyinde, onun için de kendisini daha güvenli hissettiğinden yolun ortasında aracı sürerek yolun sadece bir tarafını kullanır. Ve hatta üç şeritli otobanda orta şeridi kullanır en sağ şerit boş olsa da.

 

Bu ortada gitmede psikolojik faktörler, vehmedilen ve araçla da bütünleştiği sanılan sosyal statü özlemi vesaire de, ilaveten oyuna katılırlar. “Ben kamyon şöförü müyüm ki en sağdan gideyim?” “Koskoca Audi ile en sağdan gitmek ayıp” gibi.

 

Yayalara saygı da batı ülkelerinde öğretilirken doğuya doğru yaya daha aşağı sınıftan bir yaratık olarak algılanır . En kolayından on yıllar veya nesiller alır yayalara saygılı araç kullanmayı öğrenmek. Eğitimi verecek hocanın da olayı özümsemesi zaman veya alır çünkü.   Bazen birkaç nesil. Karşıdan gelenin gece uzaklarını yakarak görmesini zorlaştırmak aptalca kendini de tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir. Kültürel olarak gürültü ile yetişenin (yani diğerlerinin sükûnet hakkına çocuk yaşında saygıyı öğrenmeyenin) korna çalmamasını beklemek de hayal olarak kalabilir.

 

Nasıl örneğin paraya saygı da kendisi o yokluğu çekmemiş veya çok kısa süre çekmiş olana kolayca öğretilemezse trafik adabını öğretmek bir çaba neticesinde olur.  Ancak ceza, ödül ve eğitim hep bir arada, o da bilinçli olarak uygulanırsa öğrenim süresi kısalabilir.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *