Bir Alman çiftçinin ahırda kilitli duran ve ertesi gün kasaba satmayı planladığı ineği ve hayvanı nakletmek için kullandığı çekicisi çalınmış. Polis gelince çiftçiye kimden şüphelendiği soruluyordu TV de. Adam kızından ve nişanlısından şüphelendiğini ve 18-20 yaşlarındaki kızının hayvanın kesilmesini istemediğini söylediğini paylaşıyordu. TV ekibi oradayken gelen kızı ve nişanlısı hayvanı “doğada” otoyolun yanında serbest bıraktıklarını anlatıyorlardı.
Birisinin ineğini çalmak dışında otoyolun kenarında serbest bırakınca da trafikte tehlike yaramaktan epeyce ceza alabilirmiş kız ve nişanlısı. Baba şikayetinden vazgeçti. Kız ve nişanlısı yaptıklarının yanlış olduğunu anladılar mı tam emin olamadım. Hayaller ve gerçekler. Ama ayni zamanda değişen bir zaman. Çağ değişiyor. 5 yaşındaki çocuklara inanılmaz yaş günü partileri sonra bu tür partiler yaşamda olmayacak olursa inanılmaz bir mutsuzluk. Devirler sürekli değişiyor. Ama belki ineği kurtarmak isteyen kız veya ağacı kurtarmak isteyenler yarının habercileri?
1930 lu yıllara kadar bir beyaz ABD de bir siyah derili vatandaşını öldürürse hapse bile girmezdi. Şimdi siyahi bir Başkanları var. Kadınların çoğu da birkaç yüzyıl öncesine kadar “mal” olarak görülüyorlardı. İsteyen batı dinlerinin kitaplarını açıp okuyabilir.
Belki süt ve et üretimi bundan yüz yıl sonra tamamen laboratuvarlarda yapılacak ve nüfusları atmosfer verilerine göre dengede tutulan inekler de artık kesilmeyecekler. Bugünden geleceği tam kestirmek mümkün değil. Bundan beş yüz yıl önce birisi kölelik kalkacak deseydi tefe alınırdı.
Göçmenler olayında en eğlendirici yazıyı Zaytung yazmış.
Okumadıysanız kaçırmayın derim. Özetle Afrikalı bir Diktatörün birkaç ay içinde epeyce yüz bin göçmeni çok daha az para karşılığında \”iç savaşta\” “halledebileceğini” söyleyerek göçmen krizini hicvediyordu.
Fikirleri sabit hale getirmeden ve karar vermeden hicivleri eğlenerek okuyabilmekte fayda var. Cumhurbaşkanımızın zihninde TV lerden anlayabildiğim kadarı hep biz ve onlar diye ayırımlar var. Onun için esasen sadece onun kararı ile Çamlıca’ya devasa ve kaç kişinin kullanacağı konusunda epeyce soru işareti olan bir cami yapılıyor.
Geçen yazımda yöredeki politik gerçekler içinde Türkiye’nin diplomasisini başarılı bulduğumu yazdığım için epeyce eleştiri aldım. Tabii ideal bir dünyada göçmen de olmaz pasaport da. İsteyen istediğini yapar ama korkarım gökyüzünde bir pastanın içinde yaşamıyoruz. Hükümet bence bu krizde başarılı bir yönetim sergiledi. Umarım böyle devam eder. Başarısız bir sonu bir hezeyan şeklinde temenni edenleri de anlamıyorum.
Gerçek taştan ve topraktan bir dünyada yaşıyoruz. Suyu azalan ve nüfusu kontrolsüzce artan. Ve korkarım bu göçmen dalgası sadece ilk. Önümüzdeki on yıllarda daha beterlerini yaşamaya mahkumuz, aklımızı başımıza toplayana kadar.
İrak ve Suriye sınırında silahtan arındırılmış bir bölge kurup orada göçmenlerin ülkelerindeki savaş sona erene kadar güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlamak çok yapıcı ve mantıklı bir çözüm idi “Batılı” “liderler” anlaşamadılar. Halbuki daha fazla göçmen istemedikleri konusunda ne kadar çabuk anlaşabildiler. Aynı, bizim milletvekillerimizin kendi maaşlarının artmasında anlaşabildikleri gibi.
Hahahahah pie in the sky 🙂