St. Matthew adasını ve bu adadaki ren geyiklerini derslerimde hep demografi ve doğa dengesi için örnek olarak kullandım. St. Matthew büyük bir Alaska adası, kuzeyde, Behring Kanalı civarında.
1944 yılında Amerikan Sahil Güvenliği et ihtiyacını karşılamak için 29 karibu, yani ren geyiğini adaya salar. Kurt yok, ayı yok, geyikler keyifle çoğalırlar. Sonunda otlak alanlar geyikleri besleyemez hale gelir ama bu arada geyik nüfusu 6000 den fazladır! Bir sert kış ve geyikler binlerle telef olurlar. 1980 itibariyle adada geyik kalmamıştır.
Luksor ve Karnak Mısır’daki en büyük tapınak kompleksidir. Kırk kilometre, tapınak yanında tapınak. Malum Firavun Akhenaton ilk tek tanrı önünde secdeden firavun. Akhenaton’u takibeden Firavun çocuk yaşında öldürülmüş ama öldürülmeden Amun rahipleri zaten idareyi ele geçirmişler.Din bilimcileri Musa’nın oradan esinlenerek ilk tek tanrılı dini kurduğunu söylüyorlar. Bu kadar tapınak ve bir sürü hizmetlisi ve her bir tanrının çıkarı başrahipler tarafından “korunuyor”. O kadar tapınak bana esasen bambaşka bir hikaye anlattı on yıl evvel ziyaret ettiğimde. Ocak için odun giderek daha uzaktan geliyor, Nil nehri kenarındaki ormanlar azalıyor, odun tekne ile biraz daha uzaktan geliyor. İnanç için her şey mübah. Ve sonunda politik değişiklikler ve birkaç kum fırtınası, tapınaklar terk ediliyorlar.
Neden mi bu örnekleri yazdım? Hem her daim anlamlı örnekler oldukları için, hem de uçakta dönerken gördüm THY yaklaşık sekiz aydır yeni bir uygulama başlatmış. Her uçağında yok ama Düsseldorf’tan İstanbul\’a geldiğim uçakta vardı: Kıble’ye şu kadar km. İstanbul’a bu kadar km. Önce ne alakası var diye düşündüm, “ticari” havayolu mu, “Müslüman” havayolu mu? Pekiyi kim karar veriyor? Müslümanlığın hangi yorumuna göre ne olacağına? Müslüman olmayan Türk yok mu? Onların da hava yolu ise….. sonra \”acaba her SGK dan ödenen gözlüğe de bir GPS takılsa Kıbleyi gösteren nasıl olur?\” diye düşündüm. Diyanet bütçesini, Suudi Arabistan’daki, İran’daki “Din Polisi” uygulamalarını düşündüm ve ülkemde otobüsün içinde giysisi nedeni ile tekme yiyen kadını. Ramazanda Cihangir\’de plakçı önünde sigara içtikleri için yumruk yiyenleri. Ne oldu laik cumhuriyet fikrine? Yumruk veya tekme veya herhangi bir darp ve şiddet halinde uygulanacak kanunlarımızı acilen değiştirmeliyiz! Kafalarımızı değiştirmemiz daha zaman alacağına göre. Halbuki 15 Temmuzdan sonra bu dersi öğrenmiştik sanmıştım.
Hos geldiniz
iPhone’umdan gönderildi
3 Eki 2016 tarihinde 00:08 saatinde, Mahmut Tolon şunları yazdı: