Avrupa birliği ile restleşme süreci. Haydin bakalım hayırlısı.
Erdoğan’ın batı karşısındaki tutumunu genelde çok destekleyerek izledim. Son merhalede sükûnet ve nezaketi Kasımpaşa bazlı yaklaşımı ile korkarım zayıflık veya kararsızlık olarak algılıyor ve bence yanılıyor. Keşke kendi bakanı Mehmet Şimşek’in cümlelerini dinlese:
“Bana ister katılın ister katılmayın, AB’den kopmuş bir Türkiye’nin dünya algısı Üçüncü Dünya ülkesidir… Japonya’ya gittim en çok gelen soru ‘Türkiye AB’den kopacak mı? Koparsanız biz uğramayız’ diyorlar…AB konusu çok net. Kendi menfaatimiz gereği AB ile ilişkileri götürmemiz lazım.”
Gelmeyen turistlerin nedeni sanki kendi hırçın ve din odaklı politikası değilmiş gibi davranıyor. Halbuki milyonlarca insanın gelmeyen turist nedeni ile mağdur olduğunu anlamıyor ve Merkez Bankası başkanını bile peyki olarak gördüğünü saklamıyor bile.
Muhtemelen olan biteni de kendi çıkarı ve görebildiği çerçevesinde algılıyor. Sakin ve dingin bir insan değil, belki başarısının altında da bu kişilik yapısı var. Belki de ayakkabı kutuları vs artık dönülmez bir kişisel yola girdi ve onun için de Cumhurbaşkanlığı ve ebedi iktidar dışında bir yolu yok, ben taşradan tam kestiremiyorum. Ama korkarım bir 20 yıl sonra bugünlerde yapılan hataları ülkece çok daha iyi görebileceğiz ve bu dönemi daha iyi değerlendirebileceğiz, korkarım bir çok şey için geç olacak ve bedel ödeyeceğiz.
Gençliği batı ülkelerinde geçmiş ama hala tek pasaportlu (bu aptallığımın mı, bu vatana bağlılığımın mı, bir işareti, tam bilemiyorum) bir insan olarak buraya geldiğimde Kemalizmin yoğun etkisini izlemiştim. Elhamdülillah! Kemalist değilim. Erdoğancı da değilim! Bu arada Darwinist de değilim. Evrimbilim başka bir şey! Üçünü de görgüleri, eğitimleri çerçevesinde çok önemli işler yapan insanlar olarak anlamaya çalışıyorum.
Ülke olarak Mustafa Kemal’den de İnönü’den de, Menderes ve Bayar’dan da, Evren’ den de ve tabii Erdoğan’dan da çok daha büyüğüz. Keşke bunu anlayabilsek ve böyle davranabilsek. Koltuk yapışkanı bir Bahçeli ve vizyonu yetersiz bir CHP. Bir aday çıkartıyorlar Cumhurbaşkanlığı için, tanırım, zarif bir insandır Ekmeleddin Bey de bir web sayfası bile kuramıyor aday olarak, seçim bürosu falan yok. Ya’hu insaf ve ona ragmen yüzde otuzdan fazla oy alıyor. Ekmeleddin bey zarif diye onu milli takımda forvet neden yapmıyorsunuz veya Olimpiyatlara güreşçi diye yollamıyorsunuz?
Bakın arakadaşlar, Erdoğanvari bir yaklaşımı olan Trump Başkan oldu – adam impeachment olmasın korkusundan kendi partisinden olmadık sözleri söylediği insanlara önemli görevler veriyor. Demokrat parti de \”iki milyon daha fazla oy aldık ama başkanlığı kaçırdık\” diyerek şimdiden dört yıl sonrasının seçim çalışmalarına başladı. Bir artisti aday gösterirlerse de şaşırmayın. Bu denli rahat veya beceriksiz veya yeteneksiz nasıl olabiliyor CHP anlamıyorum ve “hakka tapan milletimin hakkıdır bu yönetim” diye de düşünenleri yadırgayamıyorum. Başkanlık sistemine karşı değilim ama fesih edilmenin çift taraflı olması ve parlamento ve Başkan seçiminin ayni anda olması bence bir hata ve bir açmaz, umarım bu hatadan dönebiliriz.
“Ülke olarak Mustafa Kemal’den de …….. çok daha büyüğüz.” sözünüze ekleyeceklerim var: Kemalist olmayabilirsiniz, kimse sizi zorlayamaz veya kınayamaz ama ülke olarak o arada saydıklarınız dan ve hatta Atatürk den de daha büyüğüz diyebiliyorsanız bunun Atatürk sayesinde olduğunu da ilave etmeniz gerekir! Yoktan var etmek (söz gelimi) allaha mahsustur denir, örneğin fizikde olmaz bu ama O bunu becermiştir. Yakın 2 silah arkadaşlarının arasında geçen şu konuşma meşhurdur: “biz onsuz yapamazdık ama o bizsiz de bunu yapardı”… (Sizi Hababam sınıfının Mahmut Hocası gibi algılamasak da) Mahmut Hocam biz sizi batıda eğitim görmüş, milli, vatansever, medeni, tıp yanında felsefe dahil (matematiğiniz eksikmiş dert etmeyin, kitabınızdan okuyorum fiziğiniz gayet de yerinde) pek çok beşeri ve sosyal konularda aydın bir kanaat lideri biri olarak tanıdık. Elbette Tayyib “aşk”ınızı anlamakta zorlandık. Ama şimdi yavaş yavaş görüyorum ki siz de yanıldığınızı keşfeder gibisiniz…, öyleyse aramıza hoş geldiniz… okumayan, cahilliği ile övünen birisi ile bir yere gidemezsiniz! bunu sizin bizden daha iyi bilmeniz gerekirdi.. Bu arada ekleyeyim, benim Kanada pasaportum var ama bana şu an altınla maaş versen yerimden ırganmam.. ister şeriat gelsin ister gominizm benim yerim Türkiye / Gülbahçe dir! Yani diyeceğim sizin de cebinizde diyelim bir alaman pasaportu olsaydı kalacağınız olacağınız yer yine bura Urla olurdu. Hiç fark etmezdi. Ama şu var, siz Urlayı çooook seviyorsunuz ve yanlış hareketler sizi çok üzüyor. Aklın yolu bir ama neden bu akılsızlık ve mantıksızlık her an önünüze çıkıyor diye kahroluyorsunuz. Demek ki hiç bir şeyi çok sevmemek gerekiyor… yapabilirseniz… uzun oldu kusuruma kalmayınız. güzel günler diliyorum size ve her kimse bunu okuyana. y.a.