Hablemitoğlu

 

 

Geçen gün Mehmet Ali Birand’ın bir arşiv programında Necip Hablemitoğlu’ nun 1999 da Fettullah Gülen ile ilgili söylediklerini seyredip, dinleyince çok etkileyici buldum. Bakıp, tekrar öğrendim ki 2002 yılında katledilmiş.

 

1990 lı yıllarda ben daha ziyade yaşam mücadelesi denilen iş ile meşguldüm. Genelde bir olayı bilmediğim zaman kendi aklımda sığındığım “yurtdışında idim” “tam ne oldu hatırlayamıyorum” bahanesine sarılamadım. O yıllar Milliyet Gazetesinde yazdığım yaz orucunun hekim gözü ile sağlık açısında sakıncalı olabileceğine dair yazım nedeni ile Hizbullah tarafından tehdit edilmiştim. Silah taşıyordum. Çiftlik kuruluşu, Urla’ya göç vesaire. Hablemitoğlu aklımda hayal meyal kalmış bir isim idi sadece. Ne denli net bir öngörüye sahip olduğunu yaklaşık yirmi yıl sonra anlayabildim. Bu kadar imkana rağmen ben bu denli ağır aksak anlıyorsam daha az imkanı olanlar ne’ylesinler?

 

Oturdum bulabildiğim epeyce şey okudum, izledim. Adam zihnimin ambargolarına sarılıp “çöpü var, sapı var” diyebileceğim birisi de değil. Düpedüz vatansever bir bilim insanı. Bence mek parmak fazla mı devletçi? Araştırmış, düşünmüş.

 

Aradan geçen zamanda önce İstanbul’da Hizbullah’ın öldürdükleri cesetleri gömdükleri ev bulundu. Sonra bir on yıl geçince ben silah taşıma ruhsatının kırtasiyesinden yılıp bulundurma’ya çevirdim Sonra da geçen ay tabancayı ben Urfa’da kazıda iken bir hırsız gelip çaldı. İsabet; Zaten kullanmaya, kullanmaya nerede ise unutmuştum. Hablemitoğlu’nu tanıdıkça neredeyse az okunan bir yazan olduğuma sevindim. Ben evrim ile uğraşıyordum ve çözümü okullarda daha fazla evrim okunmasında arıyordum.

 

Zihnimde bundan beş yıl öncesi Türk dilini ve kültürünü okulları ile yayan bir Fettullah başlığı vardı nerede ise. Bu kadar imkana rağmen ben bu denli ağır aksak anlıyorsam daha az imkanı olanlar ne’ylesinler? Onbeş yıl önce bir halk hareketi lideri olarak gördüğüm Erdoğan’dan çevre konuları ile ilgili bir insan olarak “üç çocuk” söyleminden sonra epeyce uzaklaştım. Bu nüfus dünyayı boğarken daha fazlasını istemek?  Ne kadar yanlış!  Ve hayret o kadar da oy vereni hala var. Evrim okutulmasını bırak, yasaklanan noktada. Fazla bir şey bilmediğimi biliyorum ve kendime fazla da güvenmemem gerektiğini. Öğrendiğim şeylerden biri ise çoksesliliğin çözüm getirebileceği.   Az şey ya’hu! Bu kadar imkan, eğitim, bu kadar yaşam, zor işler kardeşim.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *