Çevre bilinci, Al Gore ve Türkiye

 

Gündemde tabii Zarrab, Man ve Malta var ama çok daha önemli, daha derin dalgalar da var.  Hangi dalganın nasıl kırılacağını bilmek zor.

Al Gore çok takdir ettiğim bir insan. O da benim gibi çiftçi kökenli ve durmadan yorulmadan çabalıyor küresel ısınmayı önlemek için. “Dünyanın sonu gelecekmiş gibi çalışın ve kavgaya katılın, çünkü bu savaşı kaybedersek bu dünyanın sonu olabilir” diyor.

 

Dünyanın sonu değil ama bizim türümüzün sonunu getirecek bir sürecin içinde olduğumuz kesin. Hala ayağımızdaki nasır ile, bir elimizde cımbız, uğraşacak kadar rahatız korkarım.

 

Al Gore birinci filmi ile Oscar aldı ve dünyayı sarstı. Yenilgilerini ve zaferlerini anlatıyor on yıl sonra yaptığı yeni filimde.   Çabanın nasıl olduğunu ve her adım için nasıl çabaladığını ve bu arada her yıl bir öncekinden daha sıcak geçiyor. Yağmur bomba gibi yağıyor ve darmadağın ediyor. Buzullar eriyor. Kuraklık artıyor. Suriyedeki savaş da zaten kuraklığın savaşı!

 

Yeni filmini izledim. Gerçekten epeyce yaşlanmış. Adam benden iki yaş büyük. “Ufff ben de yaşlanıyorum demek” diye gülümsedim. Artık bayrağı gençlere bırakmak gerek ve şükür ki gençler bayrağa sahip çıkıyorlar.

 

Ben ilk ağaç dikme etkinliğimi yüzlerce ağaç dikerek Ankara’da ve erozyon hakkında Almanya’dan yazarak   başlattım. Eh, bir kaç yıl sonra elli yıl olacak. 41 yıl önce Nüfus bombası kitabını tercüme edip kendi paramla bastırdım. Türkiye’de dağıttım son olarak seksenli yıllarda parlamentoya götürüp her milletvekilinin posta kutusuna bir nüsha bırakarak. Doksanlı yılların başında binlerle ağaç diktim.

 

Çevre açısından, her ne kadar Cumhurbaşkanı betonlaşmanın sakıncalarını artık fark etti ise de AKP ülkemiz için iyi bir döneme damga vuramadı korkarım. En başta üç çocuk diyerek! Güneş enerjisinı yaygınlaştırmak için kanunlar çıktı yıllardır kararnameler çıkmadığı için evlerde, çiftliklerde yeter güneş enerjisi kullanamıyoruz. İrade olmadığı için de solar paneller çöplüğü olma yolundayız. Asfaltın renginden çatılardan enerji kazancına kadar çok şey yapabiliriz. Üzüldüğüm Türkiye lider ülke olabilirdi yenilenebilir enerji konusunda. Artık bilgisayar devrinde dev kuruluşlarla işe koyulmak yerine her evden enerji üretebilir hale gelebilirdik bir Şili gibi. Lider ülke olabilirdik. Olamadık. Bırakın olamamayı daha otoyollarda bu yazılım devrinde OGS HGS kargaşasını çözemeyen Ulaştırma Bakanı başbakan oldu ve bu basit sorunu devrettiği bakan da çözemedi belki makam arabası ile geçtiği için bu yollardan farkında bile değildir sorunun.

 

Ağaç dikme konusunda AKP başarılı oldu ama bu Kanal İstanbul projesi, eğer inat edilirse ciddi bir çevresel felakete   yol açacak korkarım. Yeterince yazdım kanallar konusunu ama kaç kişi okuyor? Umuyorum Türkiye kabuk değiştirecektir 2020li yıllarda. Gençlikte çevre bilinci gene de sevindirici boyutta. Bence her şey daha İYİ olacak, çünkü olmak zorunda.

 

 

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *