Dünyanın çağdaş sorunları var. Karbon yükü, savaşlar, küresel ısınma, şirazesinden çıkan bir iklim.
Vegan olunca küresel ısınma çözülecek mi? Laboratuvarda üretilen etten yesek? “Oruç” “bozulacak” mı? Neşeli bir şekilde bakmak gerek olaylara. Karamsarlık lüksümüz yok! Zengin fakir farkını nasıl gidereceğiz? Fosil enerji yerine güneş enerjisini kullansak?
Hepsi akla yakın ve desteklenesi yaklaşımlar da çözüm basit. Tekrar, tekrar, tekrar söylemek gerek.
Çözüm bu gezegendeki insan nüfusunu gayet sakin, gayet kararlı ve barışçıl bir şekilde önce 7 milyar’a, sonra tahminim 5 milyarın altına indirmekte!
Nasıl mı? Basit. Kararlılıkla, perhiz yapar gibi ve gülüp eğlenerek. Tabii yol eğitimden geçiyor. Şeker hastasının perhizin gerekli olduğunu anladığı zaman olduğu gibi. Tabii ekonomik desteği anlamlı kullanmak gerek.
Toplumsal barışta bir konuda anlaşmak gerek. Her insanın bir çocuk hakkı var. Daha fazlası toplumsal kaynaklara göz dikmek.
Her insanın bir çocuğu olunca bir ailede 2 çocuk demek ve nüfus kararlı bir şekilde on yıllar içinde gerileyecektir. Nüfusun dengede durması için 100 çiftin 220 çocuk doğurması gerek.
Türümüz egoistlik yönünde “ilerleyerek” “Yalnızlık bakanlığı” kuracak kadar bireyselleşti. Çeşitli çarpıcı hesaplar var 4 en zengin kişi, o ülkenin en gariban yüzde yirmisinden daha fazla para sahibi, şu dokuz kişi dünya nüfusunun yarısı kadar servet sahibi gibi. Sürü güdüsü ve bireysellik, ikisinin sarmalında kültürümüz.
1950’li yıllarda refah daha dengeli dağılmıştı. Nüfus 2-3 milyar arasında idi.
Şu an okyanustaki balina karnında insan çöpü (plastik) nedeniyle ölüyor. Çöp sorunumuzu uzaydaki gezegenlere gitmek isteyen zenginler mi çözecekler? Gülerim!
İnsan denilenin bilhassa erkek bölümüne gelince çeşitli gece nöbetlerimden aklımda kalan bir kısa film ile yazıyı bitireyim. Aklımda tekrar canlandıkça, olmadık yerde gülümsüyorum:
Adam hastanede bir odada tek başına yatıyordu. Beyaz hastane gömleği üstünde, yardım almadan yemek yiyemiyordu. Tek başına ayağa kalkamıyordu. Ziyarete gelen kızını tanımayacak kadar bunamıştı. Ama kafası kesildikten sonra uçmaya çabalayan tavuk misali elini yardım için gelen hemşirenin göğsüne, poposuna değdirmek gayretindeydi.
Komik mi, trajik mi? Türümüzü binlerce km yürüyüp, binlerce kitap okuduktan sonra saf ve sempatik bir tür olarak görüyorum. Esasen gidilecek yol ve tutulacak saf belli olunca bunu yapabilen. Yolu da, yönü de kısaca yukarda tekrar yazmaya çalıştım.