Mahsa Amini ve Kadın hakları

Kadınlar öldürülüyor. Kadınlar mal mı?  Kültürel evrime bakarsak batı dinleri ‘kadını mal gibi görmüş’  diyebiliriz.

İncilde (Eksodus 20)  ¨komşunun karısına, eşeğine, hizmetkarına  tamah etmeyeceksin¨ yazar. Tamam, bu iki bin yıl önce imiş. 

Bugün nasıl? Zihniyette çok şey değişti mi?  İran’da olan olaylar artık ‘İzan ve İnsaf!’ dışında. İnsanlar sokaklara dökülüyor. 22 yaşında bir kadının (Mahsa Amini)  başörtüsünü ‘yanlış’ taktı diye ¨ahlak polisi¨ tarafından darp edilerek  hapsolması ve kısa sürede ölmesi.  Dehşet verici bir ilkellik. Efendim CIA eli var imiş olayda. Evini düzgün tut CIA falan elini sokamasın!

 Görünen o ki hayır zihniyetin değişmesi için daha çok çalışmak gerek. Evlilik müessesesi nasıl işliyor? Teknik olarak evlilikte kadın erkeğin soyadını alıyor ve onun nüfusuna geçiyor. İster ise kendi soyadını da tutabiliyor – yani çift soy isimli oluyor.  Eğer basit bir mahkeme kararı aldırırsa sadece kızlık soyadı ile kalabiliyor. Gene mahkeme kararı ile kocası da eşinin soy ismini alabiliyor. Ama normalde kadının soy ismi değişiyor ve erkeğin nüfusuna geçiyor. Örnek:  kadın Yozgat nüfusunda iken, anında Kayseri nüfusuna geçiyor.

Bilgisayar çağı öncesi bu, bürokrasiyi kolaylaştırmak için diyelim ki gerekli idi. Artık değil.

Kadın erkeğin nüfusuna geçince TC  bürokrasisinde çok olağanüstü bir şey oluyor. Genelde yavaş dönen çarklar aniden jet hızı ile bankalara, kadının çalıştığı kuruma vs. bu değişikliği haber veriyorlar.

Av. Murat Fatih Ülkü ile  hukuki durum ve konu hakkında fikirleştik.

Bilindiği gibi; evli kadınların, evlenmeden önceki soyadlarını taşımaya devam etmeleri, yıllarca süren bir hukuk mücadelesi ile edinilmiştir. Bugün evli kadınların evlilik soyadı olan kocalarının soyadları ile birlikte evlenmeden önceki soyadlarını taşımaları, nikahtan önce verilen bir dilekçe ile son derece pratik bir yöntemle mümkün hale gelmiştir. Evli kadının, kocasının soyadını taşımadan sadece evlilik öncesi soyadını taşıyarak evliliğe devam etmesi ise, ancak dava yoluyla mümkündür. Günümüzde evli kadının sadece evlilik öncesi soyadı ile evliliğe devam etmesi konusu gibi, pratikleştirilmesi ve davaya gerek kalmadan çözümü gereken diğer bir konu da, evlilik ile, kadının kendi ailesinin nüfus kütüğünden (kaydından) alınarak, kocasının nüfus kaydına gitmesinin gerekmemesidir.  Yani, evlenen kadın, evlendikten sonra da, kendi ailesinin nüfus kaydında kalmalıdır. Veya isterse erkeğin de kadının soyadını alması bir dilekçe ile mümkün olmalıdır.

Geçmişte bilgisayar ve teknoloji nüfus kayıtlarının tutulmasında etkin değilken, hızlıca ailenin kaydına ulaşılabilmesi bakımından haklı görülebilecek bir düzenleme olan evli kadının kocasının nüfus kaydına gitmesi, günümüz teknolojisindeki olanaklar karşısında anlamını kaybetti.

Kadının hele yurtdışında gayrimenkulü var ise al sana biraz daha kırtasiye!  Küçük adımları ısrar ile atmak gerek. Pratikte evlenen bir kadının kütüğünün yerinde kalması için dilekçe vererek konunun hukuk yoluna ve sonunda Anayasa mahkemesine taşınarak tartışılması sanki küçük ama anlamlı bir adım olabilir.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *