İki yıl Covid nedeni ile ara verildikten sonra 7. (9.)Urla Felsefe Günlerini idrak ettik. Çok başarılı geçti. Emeği geçenlere (Toğu,Demircioğlu,Kutlukaya,Özarslan,Argün,Ünsal,Uysal) candan teşekkür. Bu olayın gelenekselleşmesi ve devamı sebze meyve festivalleri kadar önemli Urla için.
Sokrat öncesi düşünürlere saygı gösterelim. Saygı ötesi bu insanların unutulmamaları için çaba gösterelim. Amma velakin bu insanların koskoca heykelleri altında da ezilmeyelim veya bir diğer deyiş ile eğer kadrolu felsefeci isek kendimize pay çıkartmaya çalışıp her bir naneyi de onlara bağlamaya çalışmayalım. Böylesine bir gayret trajikomik olur ve onların düşün dünyamıza kattıklarına da bir fayda getirmez.
¨İşte bak Thales’ten sonra kısa sürede atomu buldular¨ diyerek Trakyalı Demokritos’un atom kelimesini güncelleştirmeye çalışmak veya Einstein’in spooky dediği bir iletişim olması ile Bell teoremi ile ilgili çalışmaları ile 2022 de Nobel ödülü alan fizikçileri Sisam’lı Epikür ile bağlantılandırmak ise sadece bilgi eksikliği, eski Filozoflar ile uğraşanların kendilerini veya konularını yüceltme çabası, veya psikolojik nedenlerden kaynaklanan bir zaman algısı ile ilgili bir sapma olabilir. Demokritos maddenin en küçük birimi atom dedi ve bir anlamlı taş koydu duvar için. Sonra bu isim bugünkü atom anlayışımız için kullanıldı. Ama atomun tek çeşit değil çeşitleri ve çok daha ufak parçalar olduğu bulundu.
Hele hele bir felsefecinin Demokritos’un Atom kavramı ile bugünkü atom anlayışımızı bir çizgi olarak görerek ¨linguistik değil, bilimsel olarak kanıtlanmış¨ diye konuşmasından yola çıkarak. Aman ha, bunu kelimeler ile bile söylemeyin! Genç öğrenciler yanlış anlarlar, ezilirler. Aman ha, yazıya hele hele hiç dökmeyin, felsefe dünyasında komik duruma düşersiniz. Böylesine bir söylem bir tartışma sırasında söylenir gibi oldu. O akşam iki Fizik hocası ve iki Felsefe hocası ile görüştüm. Umur Daybelge hem plazma fizikçisidir, hem de Autolikos kitabı ile Çandarlılı Plato’nun selefini bizlere tanıtandır. Yılmaz Akyıldız fiziğin matematiği ile uğraşmış bir hocadır. Filozoflar arasında ise Demokritos’un atomu bu günkü ¨atom¨anlayışımız arasında linguistik bir bağ dışında bağ kurma çabasını ise Şafak Ural (konuya yanıtı ¨absürt karesi ötesi¨ oldu) ve Ahmet İnam ile konuştum. Böyle bir çıkarım saçma da olsa böylesine yanılgılar yaygınlaşmasın diye bu konuyu kısaca yazmamı istedi İnam hoca. Ve tabi ki bağlantının sadece linguistik olmasından, sadece batı kültürünün eski yunanca ve latince öğrenmesi ile ilgili olduğundan bahsetti. Yoksa Demokritos’un atom dediği ile bugün (Rutherford 1911) atom dediğimiz ile lisan dışında bir bağ yok. ‘Demokritos yoksa Higgs bozonunu mu kasdetti? Proton? Elektron? Atom ise hangi atomu? Helyum? Sodyum? Yoksa Demokritos kardeşimiz patofizyolojide prion tabir edileni mi kastetti?’ gibi olay trajikomik hale dönüşmesin diye de bu satırlar.
O zamanlar dünya düz olarak algılanıyordu, bu algı kısmen orta çağlara kadar da sürdü. Güneş’in Mora yarımadası büyüklüğünde bir cisim olduğu sanılıyordu, Her şey su ve her şey hava vs. den bugünlere epey yol kat edildi. İsimler ve katkıları önemli ama amaç isimleri savurarak kişinin kendi veya mesleğinin önemine dikkat çekmesi değil, taşın üstüne bir taş koyabilme çabası olmalı. Felsefenin Thales ile köklendirilmesi de (neden sonuç ilişkisi) bir kazanç ve şükür onun matematik ile de uğraşması ile ilgili (bence en az önyargılı lisan!) ama ayrıca Avrupa merkezci bir yaklaşım. Klasikleri sayalım, bilelim, ama temcit pilavı değiller, maksat isim paylaşmak ise ben altta size şu an uğraştığım muhtemelen Felsefe öğrencilerini şaşırtacak filozofların isimlerini yazıvereyim: Frans de Waal, Norbert Sachser ve arada bir illa ferahlatıcı Hoimer von Dittfurth.